Atatürk Soyadının Verilmesi
Gazi Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı Saffet Arıkan'ın armağanıdır. Soyadı Kanunu çıkmasına rağmen Mustafa Kemal'e henüz bir soyadı verilmemişti. Atatürk ifadesi ilk kez II. Türk Dili Kurultayı'nda Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ne başkan seçilen Saffet Arıkan'ın Dil Bayramı için hazırladığı nutkun taslağında yer almıştır.
Nutkun taslağına Dolmabahçe Sarayı'nda göz atan Mustafa Kemal, nutkun giriş cümlesinde yer alan Ata Türk ifadesini "çok güzel bir buluş" diyerek beğenmiş ama nutkun sonunda yer alan Türk Atası ifadesini çok iddialı bularak kaldırtmıştır.
Dil Bayramı günü İstanbul Radyosu'nda Saffet Arıkan tarafından okunan nutuk, bir gün sonra Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yazılı olarak yayımlanmıştır. Saffet Arıkan, soyadı bulmak amacıyla Atatürk ifadesini kullanmamıştı ama bu ifadeyi çok beğenen Mustafa Kemal, Ankara'ya döndükten sonra fikrini sormak için Naim Hazım Onat'a "Atatürk mü, Türkata mı?" diye sormuş, Naim Hazım Onat da "Birincisi" karşılığını vermiştir.
Daha sonradan Naim Hazım Onat'ın da bulunduğu bir sofrada Mustafa Kemal, Atatürk soyadı için Saffet Arıkan'ı göstererek "Beyefendinin armağanlarıdır" demiştir. Atatürk soyadını Arıkan'ın bulduğunu ilk kez orada öğrenen Onat, Arıkan'ın yanına giderek "Bunu siz mi buldunuz?" diye sormuş, Arıkan da gülümseyerek "İltifat buyuruyorlar" demiştir.
Atatürk, Mustafa Kemal adını askeriyede faaliyet gösterdiği yıllar içindeki hizmeti ve başarılarından dolayı hak ettiği Bey (1911), Paşa (1916) ve Gazi (1921) unvanlarıyla birlikte kullandı ve 1934'e dek sıkça "Gazi" unvanıyla anıldı.
Mustafa Kemal'e 21 Haziran 1934 tarih ve 2525 sayılı Soyadı Kanunu'nun kabulünden sonra TBMM tarafından çıkarılan 24 Kasım 1934 tarih ve 2587 sayılı Kemal öz adlı Cumhur Reisimize verilen soyadı hakkında kanun ile Atatürk soyadı verildi. Yine aynı kanuna göre "ATATÜRK" soyadı veya öz adı başka kimse tarafından alınamaz, kullanılamaz.
1932'de başlayan Dil Devrimi, Atatürk'ün adının yazımını da etkiledi. Atatürk Arapça Kemal adını 1935'te, Soyadı Kanunu'ndan sonra çıkarılan nüfus cüzdanlarından ikincisinde, milliyetçi tavrı doğrultusunda Eski Türkçede "büyük kale" anlamına geldiği ileri sürülen Kamâl adıyla değiştirdi. 1937'de adının eski yazımına (Kemal) geri dönünceye kadar bir süre bu adı kullandı. 1934 ve 1935'te çıkarılan iki nüfus cüzdanına da Mustafa adı yazılmadı.
Atatürk'ün Kemal yerine kullandığı adla ilgili olarak Atatürk hayatta iken Anadolu Ajansı tarafından şöyle bir açıklama yapıldı:
"İstihbaratımıza nazaran, Atatürk'ün taşıdığı Kamâl adı Arapça bir kelime olmadığı gibi, Arapça Kemal kelimesinin delâlet ettiği manada da değildir. Atatürk'ün muhafaza edilen öz adı, Türkçe 'ordu ve kale' manasında olan Kamâl'dır. Son 'â' üstündeki tahfif işareti 'l'i yumuşattığı için, telâffuz hemen hemen Arapça 'Kemal' telâffuzuna yaklaşır."
Öz Türkçe sözcüklerin yayımlandığı Osmanlıcadan Türkçeye Söz Karşılıkları Tarama Dergisi, kamal sözcüğünün istihkâm, kale, leşker [ordu, asker], siper anlamlarına geldiğini belirtir.
Özbekçenin açıklamalı bir sözlüğü olan Oʻzbek tilining izohli lugʻati adlı sözlükte qamal sözcüğünün tanımında kale ve ordu sözcükleri birlikte geçmektedir. Şehir, kale, ordu vb.ni teslim olmaya zorlamak amacıyla düşman koşunlarını kuşatmaya alma ve bu durumda tutma; kuşatma, muhasara. Aynı sözcük Kazakçada "kale" ve "sur" anlamlarına gelmektedir.
Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı 57 yıla sığdırdıgı başarıları ve ben Türküm diyenlere bıraktıgı emanetler ile ilgili bilgileri için aşagıda ki oku tıklayın.