
Hayat,kısa bir zaman.
AŞK YAŞAYANLAR İÇİNDİR
Ağladığını istemem ben ölürsem.
Beni en sevdiğin halimle hatırla.
Uzak bir yerde çalıştığımı düşün.
Hayatta olduğuma inan
Bir gün gelir kendiliğinden
Geçer bütün üzüntün
Her yeni gelen günü
Yeni bir ümitle beklemeli
Her yeni gün yeni havalarla gelir
Gece, yağan yağmurla uyursun
Sabah, birde bakarsın odan güneşli.
Her gelen vapurdan , trenden
Yeni insanlarla gelir...
Mesela;
Ben esmerdim bebeğim
Bu sefer bir sarışını seversin
Aşk yaşayanlar içindir...
Uluç Levent ERTURHAN
09 06 2024
Aşk'a dair ama ,Aşık olmadan.
KİMSE BİLMEYECEK ÇİNGENE’M
Biraz sonra akşam çoktan geride kalıp,
gecenin kapkaranlık gizemine esir olacağız.
Ve senin zamanın gelecek çingene’m.
Zifiri karanlığı delen alev rengi kırmız elbisenle raks edeceksin
Ayakların her yere vuruşta kalpleri sökecek,
aşk diye bas bas bağıracak koca koca adamlar.
Sen raks ederek döndüğünde;
eteklerin havalanacak ve yürekler yerinden çıkacak,
zalim nefisler esir edecek sana bakan gözleri.
Ah çeken kalpler bırakacaksın bu sabah yine güneş doğarken..
Ama senin kalbini kimse bilmeyecek en şuh kahkahalar attığında bile,
senin ağlayan yüreğinde ki sızıyı görmeyecek kimse.
Bir sen bir de seni seven ama senden çok uzaktaki aşkın bilecek.
Ve kimse bilmeyecek senin bütün gece ona raks ettiğini,
İşte dünya bu kadar gizem dolu değil mi Çingene’m…
Uluç Levent ERTURHAN
24.09. 2013 saat:23.42
BEN BİR NOKTAYIM
Sadece kendimi alabilsem zamanın içinde geriye.
Neler yapardım aşkı delice yaşamak adına.
Alabilseydim sadece kendimi geriye
Giderdi tek tek saçlarımdaki aklar.
Kaybolurdu kalbimdeki delikler
Ve yok olurdu yüzümdeki çizgiler.
Keşke olabilse…
O zaman karşılaşsam
O zaman gözlerine, o yeşilliğe dalsam
Ta en derin yerine.
Belki sana gösterirdim
Belki beni tanı derdim, “bu benim”,
Ama zaman çoktan geçmiş, akıp gitmiş avuçlarımdan
Kim kısa zamanı kalmış bu yolcuya eşlik ederdi..
Ve kim cesaret eder bu kısa yolda el ele yürümeye...
İşte bunu düşünemedim…
Aldandım ve aldatıldım..
İşte masal sadece hayat
İşte geç kalmış onca insan selinde
Ben bir noktayım…
Fark bile edilmeyecek
Kalan zaman içindeki yolda
Uzaklaştıkça yok olup gidecek.
Levent ERTURHAN
Antalya 2000
Nasıl tükettin masalların aşkını,
görmedin mi küçük kalbimi,
onu seninle doldurup büyütmüşüm.
Hani verdiğin ömür boyu sürecek sözün…
Yokluk mu yıktı koca masalı.
Yoksa bu masal birinin uydurması mıydı?
Sevdanın gölgesi miydi bunca yıl..
Nasıl unutayım şimdi yüreğimi kaplamış bu sevgiyi.
Biliyor musun bebeğim, senden nefret etmek için
her şeyi yaptım şu son günlerde.
Sıktım kafamı,
prangaların altında...
Tuttum nefesimi, özlemek istemedim.
Bağıra bağıra “o kötü kalleş” dedim.
Binlerce kez beynimin her hücresine yazarcasına.
Ama olmuyor,gücüm yok artık,nefesimse hiç yok...
Kimseye sarılamıyorum öyle yalnız kaldım.
Öyle bir biçare nasıl hak ettim bunu anlamıyorum.
Bu masal prensesinin kokusu yok.
İçim acıyor kulaklarım duymuyor,
seninle yatıyor beynim,ve uyumadan
seni rüyalarıma emanet ediyor..
Ve rüyalarımda ben uyanınca,
seni beynime emanet ediyor..
Senle yatıyor senle kalkıyorum bebeğim.
bu kadar basit miydi,
yüzüme baka ,baka kapıyı çarpıp çıkmak..
ve bu kadar ucuz muydu yaşadığımız sevgi..
Ve bu kadar yerlerde miydi onca zaman ve anılar.
Ben geliyorum diye karanlıklara, saklanmış sen neden.
Şimdi ben, özleminle,
sevdanla, nefesimi tutmuş bekliyorum,
öleceğim günü...
Ve düşünüyorum,
senin ellerini tutacak,
senin tenine dokunacak
bir başka eli.
Ve yüreğime saplanmış o kalleş bıçak,
o zaman yerinde dönüyor.
bin kez daha acıyor içim,
ve sen geliyorsun aklıma ama
nefretle değil,
sevgimi anlatan en güzel sözlerimle..
İçim acıyor dayanması mümkün değil bu kalbin.
Hiç duymadım daha önce bu acıyı.
Sen mutlu olmak için mi,
bana bu acıyı hediye ettin.
Oysa ben benimle mutlusun sandım.
koca bir yalan mıydı bu sevgi.
Ve verdiğin onca o sözler.
ya ettiğin yeminler yalan mıydı?.
Bunu bir senden duysam ölmeden..
Şimdi içim acıyor gözlerimi açtığım anda.
Ve ben yattığımda zorla uyumak için yatağıma
içim hayallere dalıyor acıya çare olsun diye..
Ama olmuyor.
Bazen hayallerimde seni gömüyorum..
Bazen nefret etmek için sana gelinlik giydiriyorum
ve bazen de
geçtiğin yolda ağaca asıyorum kendimi
bir karar verebilsem ahh bir karar versem..
Neden, neden bir anlasam,işbirlikçi tutumunla,
bana bu oyunu neden oynadığını
bunu yapmana ne gerek vardı bir anlasam..
Bir tek kelimen yeterdi bana.
öl ve kaybol demen..
Yok olurdum seni mutlu etmek için.
Toz olurdum rüzgârlarda savrulmak için
Bu kin bu nefret nasıl oldu sende.
Bunu ben mi yarattım yoksa sen,
hayallerini mi kaybettin.
Ve beni gömdün
sanki hiç yaşamamışım gibi…
Levent ERTURHAN
Antalya 2007