MU KITASINDAN GÖÇ EDEREK, GÜNEY AMERİKA'YA TOLTEK'LER, KUZEY AMERİKA'YA DA MU KITASINDAN ORTA ASYA',YA GEÇEN AYNI İNSANLAR GİRDİ.....
SON BUZUL ÇAĞINA KADAR AMERİKA DA BİR TEK İNSAN BİLE YAŞAMADI.
Binlerce yıl sadece bir kara parçası olarak Dünya da yer alan o büyük Amerika kıtasının yalnızlığı, güneyde başka bir zamanlama da, kuzey de ise buzul çağından itibaren değişerek son buldu. O çok eski tarihler de Kuzey Amerika’nın hemen hemen yarısından fazlası kalın bir buz tabakasıyla kaplıydı. Binlerce yıl önce bu hali ile oralarda yaşamak çok zordu. Ancak, son buzul çağından sonra, yine yaratıldığından itibaren içinde ki maceracı duyguyu yaşatan maceraperest insanlar, Kuzey Amerika kıtasını keşfetmek üzere, yaklaşık bu gün tarihi itibarı ile 20.000 yıl önce yola çıktılar.
Yapılan tahminler ve elde edilen bulgulara göre bu maceracı insanlar Orta Asya’dan 20.000 yıl önce o günkü olanaklar eşliğinde yürüyerek yola çıktılar. Bu yürüyüş sonucunda Alaska ve Asya arasında yer alan Bering boğazını geçtiler. O zaman Bering boğazı, sular altında değildi. Burada 10.000 yıl bir şekilde izole olarak yaşadılar. Yaşadıkları yer o zaman büyük bir kara parçasıydı ve Alaska ile Asya’yı köprü gibi bağlayan binlerce metre karelik bir alandı.
Kuzey Amerika Kıtasını ilk keşfeden bu maceracı insanların yaptığı bu keşif, tarihimizin bilim adamlarınca halen de kesinlik kazandırılmış değildir. Bu tartışmalar devam ederken de bir yandan bu insanların asıl Amerikalı oldukları ve kıtanın sahipleri olduklarını da su yüzüne çıkarmaktayız. Neden asıl sahipleri. Çünkü ilk varan bu gibi durumlarda sahibi olur ki, birde binlerce yıl o topraklarda yaşamış ve yerleşmiş kültür zenginliklerini o bölgeye işlemişse bu hak kesinlikle onlarındır.
Bu KONUDA KESİN BİR GERÇEK var ki kuzey Amerika kesinlikle ATALARI TÜRK OLAN BU İNSANLARA AİT..
Bundan, 20 000 yıl öncesine doğru, gidildiğinde, bu seyahatin yapılmasının, o zaman ki Buzul Çağı ortamında, çok da mümkün olamayacağı artık anlaşılmakta. Bu yüzden Orta Asya dan yola çıkan bu maceracı insanlar Bering de 10.000 yıl yaşadı. Seyahat için, o tarihler de gerekli tabiat ortamı yoktu. Ancak bu buzul çağı bu seyahat için üzerinde yürüyecek olan bu maceracı insanların yolunu kolaylaştıracak hale getirmişti. Deniz seviyesi bu güne bakılınca çok fazla düşüktü ve bu şartlar şimdiki Bering boğazının olduğu yerde Asya kıtası ve Alaska arasında toprak bir geçiş yolunu, hatta büyük bir köprünün oluşmasını sağlamıştı. Bu süper tabiat olayı sayesinde bu maceracı insanlar ve yanlarında ki hayvanlarıyla ve gerek duydukları ne varsa, onlarla birlikte bu tabiat olayı ile oluşmuş toprak köprüden geçtiler. Şimdi bu köprünün olduğu yere “ Bering Boğazı “ diyorlar.
Bu 24,000 yaşındaki at çene kemiğinde insan kesik izleri bulundu. (C: Lauriane Bourgeon)
ISINMAK İÇİN HER ŞEYİ KULLANDILAR
Şartlar ağırdı. Bu gün bilim insanlarına göre, bu göç hakkında bilinen yaklaşık tarihler buzul çağının sonlarını göstermekte. Göç o tarihlerde avcı guruplar eşliğinde yürüyerek orta Asya’dan yola çıktı. Bilim insanları, elde ettikleri bilgilere bakarak, o zaman bu maceracı insanların küçük guruplar halinde mevsimsel kaynakları da göz önüne alarak Bering boğazına ulaştıklarını anladıklarını açıklıyorlar. İnsanlar, Bering boğazının orta yerlerine vardıklarında geçmiş oldukları buzlu topraklara göre, üstünde yürüdükleri bu toprak, onları çok fazlası ile memnun etmiş olmalıydı. İklim geçmiş oldukları yere göre daha nemliydi. Etraflarında ısınmak için oduna benzer çalılar buldukları sanılmakta. Onlara bu çevrenin moral ve motivasyon kazandırdığı bile düşünülebilir.Ve yapılan bazı tahmin ve izlere göre bu maceracı insanların sığınacakları korunaklı bazı yerleri de bulmuş ve oraları kullanmış olması son derece akla yatkın bulunmakta.
13,000 yıl önce Kuzey Amerika boyunca yaşayan CLOVİS halkının soyundan geliyor.
Bilim insanlarının yaptığı araştırmalar, o tarihlerde büyük memeli hayvanlar için ideal otlaklar olarak o bölgeyi gördüklerini, avcı gurupların bundan yararlandıklarını, beslenme sıkıntısını da bu şekilde çözdüklerini anlatan bilgileri ortaya koymuştur.
İnsanların hayvan kemiklerini etrafta ki bu oduna benzer çalılar ile tutuşturarak ısındıklarını söyleyen araştırmacılar, büyük hayvanların kemikleri içlerinde çok miktarda ilik bulunması nedeni ile bu kemiklerin kolay yandıklarını da anladıklarını da, bu bilgiler arasında paylaşmışlardır.
Ancak; bu maceracı insanlar Bering’e ulaştıklarında, Doğu da ki Laurenti ve Cordilleran buz tabakaları, onların Kuzey Amerika’ya geçmelerine izin vermediği için orada kamp kurmaya mecbur kalmışlardı. Bu maceracı insanların orada binlerce yıl kaldıklarını artık tüm araştırmacılar kesin kanıtlarla ispatlamış durumdalar. Bu mecburi duraklama da orada toplanan insanlar, birbirleri ile daha yakın oldular, artık Bering onların bir şekilde de olsa vatanları olmuştu. Araştırmacılar bu duraklamaya “ Bering Duraklaması Hipotezi “ adını verdiler. Binlerce yıl süren bu duraklama sonucunda, Amerika kıtasına gelmiş bu insanlar da buzlar çekildikten sonra genetik farklıklar ortaya çıktığını bilim insanları 2007 yılında yaptıkları araştırmalar sonucun da tespit etmişlerdir. Bu da onların orta Asya’dan çıktıktan sonra yaşadıkları ortama ayak uydurarak, değişikliler yaşadıklarını göstermektedir.
Artık onlar bu değişiklik sonucunda ataları ve kökleri orta Asya’da olsa da, Bering de yaşadıkları süre içerisinde çoktan Amerikan yerlisi yani KIZILDERİLİ olmuşlardı.
“Her ne kadar tartışmaya açık olsa da, bu sürecin en önemli bölümlerinden birini Bering’de yaşananlar oluşturuyor. Bering de yaşam var sayılan hesaplamalara göre 10.000 yıl sürmüştür. Buzların çekilmesi ile birlikte tekrar başlayan göç ile bu maceracı insanlar Amerika’nın içlerine, farklı bölgelere doğru ikinci yürüyüşlerini başlatmışlardır.
BU GÜN BİLİM ADAMI VE ÜNİVERSİTELER GÜNÜMÜZ TARİHİNDE BU KONUDA HANGİ İDDİALAR YAPMAKTALAR ;
Florida Üniversitesi'nden Connie Mulligan 20 000 yılı aşkın bir süre önce Bering’den Yeni Dünya’ya tek bir göç yaşandığını öne sürmüştü. Bu sonuca da günümüz Amerikan Yerlileri’nin DNA’larındaki genetik çeşitliliği analiz edip Asya’daki çeşitlilikle karşılaştırarak vardı. Aynı nadir düzenin, üzerlerinde çalışmasını yürüttüğü bütün Amerikan Yerlileri’nde ortaya çıkarken günümüz Asyalılarında çok nadir ortaya çıktığını gördü. Bu da Amerikan Yerlilerinin Bering’de yıllarca izole bir halde yaşayan tek bir insan popülasyonundan ortaya çıkmış olabileceği ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyordu. ( alıntı )
2015 yılında, daha da gelişmiş genetik tekniklerini kullanan bir çalışma da aynı sonuca vardı. California Üniversitesi’nden Rasmus Nielsen ve arkadaşları Amerikan Yerlilerinin “büyük çoğunluğunun” kökeninin tek bir kolonizasyon vakası olduğunu buldu.
“Nüfus gruplarında daha önce kimilerinin varsayımda bulunduğu gibi bir değişim ya da eksilme olmamıştı.” diyor Nielsen. Aksine, günümüzde yaşayan Amerikan Yerlilerinin yaklaşık %80’i, yaklaşık 13,000 yıl önce Kuzey Amerika boyunca yaşayan Clovis halkının soyundan geliyor. Günümüzden yaklaşık 12,700 yıl önce ölmüş bir yaşındaki Clovis oğlanının 2014 yılında yapılan genetik çalışmasıyla varılmıştı bu keşfe.Çalışmayı yapan ekip Amerikalar’ın yerli popülasyonlarının, Avustralya, Papua Yeni Gine ve Andaman Adaları’nın halklarıyla uzak genetik bağlantıları olduğunu ortaya çıkardı. ( alıntı )
Harvard Üniversitesi’nden Pontus Skoglund, insanların “duraksama” boyunca farklı zamanlarda Bering’e ulaştığını geçen zaman sonucun da Amerikaların farklı bölgelerine yerleştiklerini söylüyor.“Kurucuların tek bir homojen popülasyon olduğunu söyleyemeyiz. Bir tür insan yığını olması gerekiyor, hatta belki çeşitli akımlar olmuştu.” diyor Skoglund.( yani araştırmacıya göre Orta Asya’dan yola çıkan bu maceracı insanlar aynı zaman da yola çıkmamışlar ve aynı zamanda oradan ayrılmamışlar )
O tarihlerde Bering iki yanında okyanus olan iki kıtayı birbirine bağlayan bir köprü gibiydi. Ancak bu köprü dar bir şerit değildi. Çok büyük tarifini yapanların dediği gibi Texas eyaletinin iki katı bir alanı kaplamaktaydı.Oraya yerleşenlerin bunu farkında olmadığını savunan Pontus Skoglund,” Orada yaşayan insanlar oranın bir köprü görevi gördüğünü bile bilmiyor olabilirlerdi. Sonuçta Sibirya’dan ayrıldıklarına dair herhangi bir tabela görmemişlerdi.” Şekliyle de bunu tarif etmiştir.Bu mantıkla bakıldığında buralara göç eden bu maceracıların beklide bir çoğu karşılaşmamış birbirlerinden haberleri bile yoktu.
Sonuç olarak da en son bilgi şu şekil de ;Şubat 2017’de yayımlanan bir çalışma bu fikri daha da güçlendiriyor. Meksika’daki 800 ile 500 yıl arası yaşlarında olan kafataslarını inceleyen araştırmacılar, kafataslarının epey farklı olduklarını ve ait oldukları insanların en az 22,000 yıl boyunca genetik olarak izole olmuş olabileceklerini öğrendiler.Yapılan bu göçler ile Amerika kıtasına bu maceracı insanların varışın tam zamanını saptayabilmek zor olsa da Nielsen’in çalışmaları bilim insanlarına biraz ışık tutuyor.Nielsen ve arkadaşları Amerikalar, Sibirya ve Okyanusya’daki insanların genom dizilişlerini yaparak popülasyonlarının ne zaman ortaya çıktığını anlayabildiler.Ekip ilk Amerikalıların atalarının 23,000 ile 13,000 yıl öncesinde bir noktada Bering’e geldikleri sonucuna ulaştı. ( alıntı )
Kuzey Amerika kesinlikle Mu kıtasından göç eden Kızılderililere ait.
VE SİZLERİN BU YAZIYI OKUDUKTAN SONRA ARKANIZA YASLANARAK DERİN BİR NEFES ALIP 5 DAKİKA DÜŞÜNMENİZİ İSTİYORUM.
Bu yazıdan evvel yazdığım diğer bilgileri düşünün. Farkındaysanız artık inkar edemiyorlar. Eskiden inkar eden bu taraflı bilim adamları , Kuzey Amerika’nın gerçek sahipleri olan KIZILDERİLİ insanlarını, bu kadar bulgu karşında, artık Orta Asya dan geldikleri inkar edemez oldular.Çünkü Kızılderili kökleri Orta Asya dan çıkan Türk ırkıdır. Onların görevi TÜRK olmasında ne olursa olsun odaklıdır. Ancak bazı bilim adamları bu kuralları delerek gerçekleri geç de olsa gün yüzüne çıkartmaktalar.Ancak; Aynı zamanda Amerika Kıtasının Güneyinde hemen,hemen aynı dönemlere rastlayan insanlık tarihi etkileyecek olan MU KITASI ile bağdaştırılmamak için aşırı bir engelleme devam etmektedir.
BU BAKIŞLA BAKARSANIZ. MU KITASI İNSANLARI 2 KOLONİ GÖÇÜ İLE ORTA ASYA ÇIKMIŞ, ORADAN DAHA DA İLERİYE GİDEREK KUZEY AMERİKA KITASINA VARMIŞTIR.
VE ; MU KITASINDAN ÇIKAN BİR BAŞKA KOLONİ DE GÜNEY AMERİKA KITASINA ÇIKMIŞTIR. HER İKİ TARAFTAN DA ÇIKAN İNSANLARIN KÖK IRKI AYNIDIR. YANİ TÜRKLERDİR.
Bütün dünya, günümüzde topluca inkâr etse de yeryüzünde her araştırmanın sonuçları kadim atalarımızı haykırırcasına gün yüzüne çıkıyor.
"Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” demiş Mareşal Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK.
Bizler de sizin anlatımlarınızla hem kutlu atalarımızı, hem de Türk Töremizi tanımayı ve öğrenmeyi sürdürüyoruz. Sağlıklı ve uzun bir yaşam diliyorum.