

SONUN KADAR SEVMEKTEN VAZ GEÇME
GÜNEŞ MİYDİN BEN BİLEMEDİM
Uyanamıyorum bazı sabahlar,
Güneş ne yapsın.
Sabah penceremden izinsiz girer, girer de,
Kimseler, ben de dahil, ona ''hoş geldin'' demez.
Yoksa senin adın güneş miydi, ben bilemedim...
Günaydın öyleyse, geç de olsa sana.
Niçin yalnız sana yazdığımı sorma.
Niçin yalnız seni o kadar uzun zaman beklediğimi…
Sana gelişim işte bundan.
Sen sanki hep aşkı beni bekleyerek geçirmiştin.
Çünkü sen de yaşadın,
O sözlerin gerçeğini hissedince kalbinde.
Bunu duydun ve inandım o an,
Geldiğini kalbime vuruşundan anladım.
Sen benim içimde dökülmeyen sözcüklerimi bekleyendin.
Onları kalbime uzun zaman önce koyuşum bundanmış meğer.
Aklımdasın.
Bazen güneş,
Bazen kuş olup,
Sabahları pencerenden içeri girmek istiyorum.
O zaman,
Okşayabilsem yastığa dağılmış saçlarını…
Sana avucumla su taşısam pınarlardan...
Berrak masmavi günler sunsam her gün,
Sana seslenebilsem.
Yine gözlerinin yeşiline dalabilsem sen uyurken,
Seni seyredebilsem,
Kapalı gözlerinle meleğin uyumasını seyredebilsem.
Keşke,
Kalbimde gümbür gümbür atan
Her ritimde senin olduğunu sana duyurabilsem.
Keşke her ritmin melodisinde yer tutan notalardaki adını okutabilsem sana
Keşke sana ispat etmek için duyduğum bu duyguyu
Sana ispat ederek anlatabilsem.
Bugün okuduğumda bana yazdığın eski mektuplarını,
içimde deli bir rüzgar esti...
Kanatlanıp sana gelmek istedim.
Ne kadar yer kaplamışım kalbinde görmek öğrenmek istedim.
Ne çare zamanlama oyun oynadı bana yine,
Çaresiz yine bir savaş var hayatımda.
Ama bu sefer bir anlamı var savaşımın.
Kazanırsam sana, ölüme koşacağımdan eminim.
Onun için hazırlandım sessizce,
Kesin kazanıp sonra gideceğim
Sessizce.
Belki bekliyor,
Belki de beklemiyor beni öbür sevdiğim…
Ama ben yine de gideceğim…
( Uluç ) Levent ERTURHAN
BEN SANA HALEN DUACIYIM.
Kar yağmış, don olmuş, fırtınalar çıkmış ve
Durmuş içimde donuk sevgiler.
Üstelik de saat alabildiğine geç
Çanları çalmadı gecenin,
Çoktan örtüştü kapkara bir gece.
Ben yine yalnızlığım içinde,
Bu soğuk, kapkara gecede,
Öylesine mutluyum ki…
Rüzgar,
Fırtınadan az öte bir kıvamda.
Buluşmaya geliyor gecenin karanlığıyla.
Belki o da yalnızlıktan sıkılmış,
Çareyi karanlık gecede arayışta bulmuş.
Ya sen, aydınlık masallarımın prensesi;
Ne işin bu gecenin karanlığında.
O güzel tebessüm suratında, yoksa
Aydınlatmak mı istedin bunca zaman beni,
Buradaki karanlıklarda kalmış
Oturup ağlaşanlarla beni.
Yok yok, senin yerin değil burası.
Kendine gel çık bu karanlık gecenin içinden.
Bak yarın sana masmavi aydınlık bir gün.
Gül eğlen hak eden kaç kişi var
Senin yerin orası, ne işin vardı burada.
Hele sana hayat veremeyen benimle.
O nedenle de haklısın içindeki bencil duygulara
Beni de herkesi de satmakta.
Ama her inişin bir çıkışı,
Her çıkışın bir bedeli var bu dünyada.
Umarım acı ödemezsin bu ahı.
Umarım istediğin olur.
Ama sana izin vereceklerini sanmıyorum,
Çünkü bedeli alan gizler,
Garip tartar bizim fani yaşamımızdaki hesabımızı.
Onlar tartı değil deftere bakarlar.
Bence sen elde edeyim derken yazdığın defteri kaybettin.
Bu nedenle halen sana her akşam dua ediyorum.
Buna inan, benden nefret ettiğini bile bile…
( Uluç ) Levent ERTURHAN
SEVGİ HAYATTIR
Tanıdım sandım ama yanılmışım.
Ama tanımak isterdim gerçekten.
Girmek isterdim taa en derinlere
Ve,
Orada yumru yumru olmuş duygularını,
Tek tek çözmek isterdim.
Ama bu fırsatı hiç bir zaman vermediğini şimdi anladım.
Ve girebilseydim eğer bırakırdım o duyguları,
Bırakırdım kır çiçekleri ile dolu
Yemyeşil bir vadiye
Rüzgarlarla yarışsın diye.
Belki o zaman beni anlar, yakalardın o vadide beni.
Ve
Bulsun isterdim aradığı bendeki gerçek aşkı sevgiyi,
O tapmak istediği aşkın bende olduğunu.
Çünkü,
Çünkü anlıyorum o yumrulardaki sadakati
Ve bana hiç bir zaman ait olmadıklarını.
Ve
Biliyorum, o hak edecek o sevgiyi ama
Ne zaman ve ne şekilde kim bilir..
Bu ahtan sonra, bu acıyı yaşadıktan sonra,
Nazlı çiçek bakışları ve gülünce açan
O hasret mutluluğa tebessüm hak edecek mi acaba..
Kim bilir yakalayabilecek mi elinden kaçırdığı
Aşkların en büyüğünden daha büyüğünü…
Ama ne kadar sert olsan da, nazlı çiçek,
Aşk ağlamaktır, acıdır…
Sakın bunu unutma.
Ama aşkı yaşamak hayattır,, sakın bunu da unutma.
Ben senin yaşadığını sandım.
En büyük hatamdı bu, şimdi anlıyorum.
Ama ne bileyim senin rol kabiliyetini,
Bendeki saf ve temiz bir duyguydu.
Bu nedenle de göremedim yaptığın rolü.
Sevmekse o kadar zor değil aslında,
Ama hak edeni bulmak zor.
Adam gibi adamı,
Ve kadın gibi kadını bulmak zor.
Bak ben bile yanıldım.
Bunun için ne yaş ne yaşanan hayat tecrübesi
Rehber değil yaşayana.
Fırtınada kalmış kaptanlar iyi bilir,
Umut ne demek, hep yaşarsın sevginin içinde
Ve
O her zaman sevginin içinde bulunur.
Ama o sevgiyi gerçek çıkar hesaplamadan,
Taşıyanı bulmak güç ve de sanırım imkansızmış geç de olsa anladım şimdi.
Ve sevginin içinde hep bir dengesizlik vardır.
O nedenle yazılır gerçek aşk hikayeleri…
Bir türlü kavuşmazlar yan yana olsalar da
Hep ayrılık hep hüzün vardır.
Onun için adam gibi adamın,
Kadın gibi kadının sevmesi olursa,
Onların aşkı
Gerçek sonu hüzünden uzak biten masal olur.
İşte böyle kalbi sevgiye dolu hasret kalmış sevdiğine,
Duyguları yumru yumru olmuş ben,
Bunu bilemedim. Ama sevmeyi, hem de delice,
Bunu öğrendim..
Çünkü dedim ya, sevgi hayattır,
Ama ölmesini de bu uğurda bilmeli…
( Uluç ) Levent ERTURHAN
BİLMİYORUM
Göz pınarlarım artık ağlamaya dayanamıyor,
Sızlıyor ve kalmadı yaş.
İnansın artık insanlar, uzak dursun benden.
Nokta olmak ve kaybolmak istiyorum bu yolda,
Artık ağlamak değil gülmek istiyorum,
Neden hak edemedim inanın bilmiyorum.
( Uluç ) Levent ERTURHAN
ARTIK HAYALLERDE MUTLUSUN
Yalnız kaldım sen kapayınca kapıyı birden,
Elime yapışıp kaldı kadeh,
Ve teslim ettim gecenin karanlığına beni,
Ezsin, yok etsin
Beynimdeki tüm hücreleri diye.
Ah zalim yalnızlık!
Yine vurdun gece gece beni sessizce,
Dağladın, açtın altını irin olmuş onca yaranın,
Ve teslim ettin aç kurt gibi bekleyen gecenin koynuna beni.
Yok işte karşımda ışıl ışıl içi yıldız dolu gözler.
Yok işte gecenin bu saatinde içime seslenen.
Ve yok işte. biçare yalnızlığıma çare
Susuz kalmış kalbimde açan bir çiçek.
Yok işte, anla artık, çoktan geçmiş zaman.
Yok işte, son yaklaşmış adım adım.
Sen doymadan hayata anla artık,
Çoktan geç kalmışsın.
Anlasana çoktan kalktı adalara giden son gemi.
Sen o gemidesin,
Ve çoktan mendiller hazırlandı, çıktı cepten,
Sana veda etmek için,
Sallanmaya hazırlandı eller.
Yak bir sigara, al kadehinden derin bir yudum,
Ve kapa gözlerini,
Senin dünyan sona gelen kadar
Hayallerin arasında.
Ve sen orada mutlu ol,
Sessizce beklerken çıkacağın son yolculuğu…
( Uluç ) Levent ERTURHAN